2024 Yeni Rave Yılı Ne Getiriyor?

Güneş’in Mandala etrafındaki seyahatinde ibre 41 numaralı kapıya (Başlangıç Kodonu) vurduğunda Yeni Human Design yılı başlar. Bu sene 22 Ocak 2024 İstanbul saatiyle 16:17'de 41. kapıya giriş yapıyoruz. Ve bir sene boyunca tüm dünyayı etkisi altına alacak olan temalar da bilinç alanımıza giriyor.

Transit alanı, her zaman kişiye ait Strateji ve Otorite ile ele alınmalıdır. Örneğin benim Stratejim bir Jeneratör olarak Cevap Vermek, Otoritem ise Duygusal Netlik olduğundan, bu sene Yeni Yıl transit programının etrafta doğurduğu ve gördüğüm, etkileşime girdiğim Öz Olmayan Program Alanını Duygusal Netliğimdeki Cevabımla karşılamam gerekiyor. Gerçek farkındalık ve bu seneki Programın öğretmeye çalıştığı dersleri doğru bir şekilde ele alabilmem ve kendimi onun içinde kaybetmemem de buna dayanmakta.

Bu uyarıyı da yaptıktan sonra özetle 2024 bize neler getiriyora bir göz atalım mı? Hazır mısınız?

Öncelikle 2027'de yeni bir Global Döngü’ye adım atacağımızı hatırlatmak isterim. Bireysel ve mutasyonel frekansta olan yeni döngünün ayak sesleri bir müddettir hayatımızda kendisini duyurmaya başladı, bu sene de farklı olmayacak ve belki de süre de az kaldığı için daha da kendisini hissettirmeye başlayacak. Bu da mutasyonun olduğu yerde eski kalıpların işe yaramasının mümkün olmadığı gerçeği ile birlikte ele alındığında, kalıplarda problemler, sistemlerde çöküşler, uyum sağlamada gecikme ve sıkıntıların da artan bir şekilde gözlemlenmeye devam edeceği anlamına gelmekte.

2024 mutasyonel, kendini keşfe ve kendimizle ilgili farkındalığa odaklı bir frekans yayıyor olacak. Bunun bir koşullandırma alanından geliyor olması ise ne olmadığımıza odaklanma, öz olmayandaki kendini keşfe odaklanmaya da sebep olabilir. İçgüdülerimizin, formumuzun varlığına “tehdit” oluşturacak şeyleri yakalayabilmek için akustik olarak meşgul edileceği bir yıl olacak.

Gerçekten formumuz için bir tehdit mi algıladı sistemimiz, yoksa yanlış alarm formumuz için tehdit oluşturacak şeyleri görmemizi mi engelledi? İçgüdümüz diye düşündüğümüz uyarı gerçekten bizim içgüdümüz mü yoksa programın yarattığı bir illüzyon mu? Gerçekten var olan bir tehdidi mi algıladık, yoksa zihnimizin kuruntuları mı bir tehdit görmemizi sağladı? Hangisi gerçek tehlike, hangisi hayal ürünü?

“Kendimizi nasıl daha çok sevebiliriz? Davranışlarımızı nasıl daha iyi hale getirebiliriz? Nasıl hayatımızı daha güzelleştirebiliriz? Nasıl daha mükemmel hale getirebiliriz?”

Bu da programın getirdiği bir başka yanılsama. Kendimizi güçlendirecek keşif, hayatta an be an ilerlerken içgüdülerimizin davranışları ve kendimizi sevmemizi yönlendirmesi ile anda mutasyonel olarak gelişebilir, zihin aracılığıyla değil. Kendimizi ne olarak gördüğümüzü irdeleyerek değil. Ne olmam gerektiğini düşünerek değil. O noktada öz olmayan kararlar ve hareketler hakim olur ve beraberinde hüsran, acı, öfke ve hayal kırıklığı gelir.

Bu arada programın getirdiği koşullandırıcı temaların odağı içe dönük araştırma, temel korkuların ortadan kaldırılması, bir şeylerin dışsallaştırılması ve evrenselleştirilmesi, kurtarıcı olmaya ve prestij kaybına çekebilecek beklenti alanları, insan yorgunluğu olarak ifade edilebilir.

Her sene başlangıç kodonu bizlere değişime atılmamızı kodluyor, “yeni bir hayalin peşinden koşma zamanı geldi”. Baskı teması da içerdiğinden insanların yenilik ve gerçekleşmeyebilecek beklentilerin peşinden koşmasına sebep olabiliyor. Beklentiler her zaman beraberinde belli krizleri getirebilir, bunu da hatırlamakta fayda var. Değişimin, yeni bir deneyimin getirdiği büyünün peşine gözü kapalı takılmamak önemli. Özellikle de Boğaz merkezinde yer alan 31'in kalıplarda iyileştirme vaat eden etkiye sahip insanları temsil ettiğini ama öz olmayan dinamiklerde bu tezahürü gerçekleştirmekte başarısızlığı içerdiğini de göz önüne aldığımızda hayalkırıklıkları getirme olasılığı öz olmayan dinamiklerin içinde gözlemlenebilecek temaların başında yer almakta. Bu yüzden her zaman Strateji ve Otorite kararlarımızı belirleyen unsur olmalı.

2024'te ilave edilen çevresel temalara baktığımızda da farkındalık ve uyum aracılığıyla şok ve karmaşaya cevap verebilme ve yoğun korku görüyoruz. Temaları bir arada değerlendirdiğimizde istikrardan uzak, geleceğin ne getireceğinden ve farklılıktan korkan, farkındalık olmadan yaşandığında potansiyel problemleri beraberinde getirebilecek koşulların gözlemlenebileceği bir dekor ile karşı karşıya kalınması beklenebilir. Global döngüdeki değişimlerin beraberinde tabiat olaylarında da uç durumlar getirebileceğini de değerlendirmelerimize katarsak, yaşanan şoklar ve karmaşa karşısında hayatta kalma ile ilgili korkuların yüzeye çıktığı ve farklılıklara karşı direnç ve korkudan doğudan tepkiyle onları bastırmaya yönelmeye çalışılan bir insanlık tablosu ile karşılaşılabilir.

Karmaşa ve şoka çabuk bir şekilde uyum sağlamanın öz olmayan dünyada netlik yerine deneyimlenen net olmama hali ile zorlaşmaya başlamasının da global döngüde değişikliğe doğru gittiğimiz sürecin bir parçası olarak deneyimlenebileceğini hatırlatmak isterim. Bu etkiye insanların kendilerini kaptırmamaları için Strateji ve Otoritelerinin getirdiği farkındalıkla hayatları devam ettirmeleri de çok önemli hale gelmekte.

Aslında bu sene etrafımıza baktığımızda gördüğümüz Bireysel, Mutasyonel ve Güçlendirme temalarının hakim olduğu zorlu derslerin amacının; bir birey olarak, sürünün homojen kurgusuna kapılmadan Öz’den gelen farkındalıklarla yaşama uyum sağlamayı öğretme olduğunu belirtmek de önemli. Zihinsel olarak yukarıda bahsedilen temalarda kayboluyor musunuz, yoksa Stratejiniz ve Otoriteniz ile size ait rotada ilerleyebiliyor musunuz?

Yeni yıl temasının çerçevesini çizen 13 aktivasyondan 9'unun Bireysel Devre ile bağlantılı olması Melankoli’nin ve belki de Depresyon’un da insanları etkisi altına alabileceğini gösteriyor dersek yanıltıcı olmaz. Yaratıcılığınızı kucaklayacağınız hobiler bu sene kurtarıcınız olabilir. Öz Olmayan Zihin Mekanizması bu temaları kendisininmiş gibi sahiplenirse, yeteneklerinizi ve yaratıcılığınızı keşfedebilmek için sunulmuş olan bu fırsatı kaçırabilir ve hayatınızı kendinize zindan da edebilirsiniz. Ayrıca gerçekten kendimizi sevmeyi öğrenmemizi sağlayacak potansiyeli doğru bir şekilde deneyimleyememek kendimizle barışık olmamızı riske atabilir.

Duygusal bağlam içeren tepkilerin zihinlerimizi meşgul etmesiyle duyulması gereken şeyleri duymayı zorlaştırabilecek Temkin, insanlığın Öz Olmayanda önemsiz şeylere odaklanmasını ve tezahür ettirmeye çalışmasını etkileyecek.

İletişim stilinin içine mücadele etmiş olmak için mücadele etme kendisini entegre ederken, muhalefette yalnız başına kalmanın öğrenilmesi de olgunlaşılması gereken bir tema olarak karşımızda. “Bize karşı onlar” mantığı, ırkçılık da içerebilecek aile ve kan bağına sadakati de doğuracağından toplumsal etkisini göz ardı etmemek gerek. Bir birey olarak Strateji ve Otorite ile yaşamda ilerleme program tarafından bir kez daha vurgulanmakta, eğer dinleyebiliyorsak.

Bu sene transit programının kodladığı bir başka şey de, diğerlerinin kaynaklarını etkin ve adil şekilde dağıtma, şefkat gösterirken bunu kaynakları tamamen tüketmeden yapabilme. Her ne kadar transit programının 2024 için getirdiği en güzel koşullanma olsa da Öz Olmayan dünyanın içerisinde insanların ihtiyaç duyacağı sosyal desteği ne kadar adil ve kaynakların tamamını tüketmeden hayata geçirebileceğimizi hep birlikte gözlemleyeceğiz. Aslında kişisel çıkardan ziyade, kabilenin temel ihtiyaçlarını sunmaya yönelik bir program var karşımızda.

Ama bu kapının temasında “önce kendine şefkat göster, kendini tüketme, sonra da kabilene gereken şefkati yay” mevcut. Yani herkesin, kendisini ve kaynaklarını tüketmeden bunları diğerlerini destekleyecek şekilde paylaşmayı öğrenmesi gerek.

Duygusallığımız aracılığıyla ruh derinliğimizi ve bolluğumuzu keşfetme Satürn’de. 2027 mutasyonu 55 numaralı kapıdan sistemlerimize giriş yapacak, bu mutasyonun ürememiz üzerinde doğuracağı olumsuz etkiler ekonomi ve etkileşimlerimizi nasıl etkileyecek? Havasında olmamanın depresyona doğru kayan etkisi, sosyalleşmede yaşanabilecek değişikliklere uyum sağlayamama durumunda insanları nasıl etkileyecek? Satürn’ün Öz Olmayanda cezalandırıcı görevini üstlenmesi bu temanın insanlığı nasıl etkileyebileceğine yönelik ne tür sinyaller veriyor. Havasında olmadığında sosyalleşmenin melankoliyi yayması toplum için ne anlama geliyor? Bu sene Strateji ve Otorite ile yaşarken etrafımızda neler gördüğümüzü nasıl etkileyecek? Ruhsal ve Duygusal tepki doğurabilmek için ne tür provokasyonlar yaşanacak? Ve bunlar nasıl geri tepecek? Nasıl insanlığı cezalandıracak? Hep birlikte bunları göreceğiz.

Açık Ajna Merkezi’ne doğru uzanan 23. Kapı, anda mutasyonel bilmenin ifadeye dönüştürülmesi, farkındalıkla desteklenmediğinden ifadeler rasyonel bir süreç içinden geçmeden dışarıya aktarılmaya çalışıldığında karşı tarafça nasıl anlaşılacak? Olasılıkların arasında rahatsızlık verme, anlaşılmama, ifadeye anlaşılır bir şekilde aktaramama sayılabilir. Tamamen Açık bir Baş Merkezinin koşullanma alanının içerisinden doğurduğu bilme baskısının Açık bir Ajna Merkezince ifadeye dönüştürülmeye çalışılması beraberinde bir sürü yanlış anlaşılma ve doğru bir şekilde sindirilmemeyi tetikleyebilir mi?

Bu kadar çok, zamanı An olan, Bireysel Devre frekansının kodlandığı 2024 programı, bize aslında An’da kendimiz olarak, Stratejimiz ve Otoritemiz ile yaşamı sürmeyi öğretmeye çalışıyor. Tekrar tekrar aynı hatırlatma var.

Krizlerle nasıl baş edilebileceği gerçeğine sahip olmayan insanlık Neptün’ün yarattığı “krize hazırlıklı olmamız lazım” illüzyonuyla baş etmeye çalışırken geçmiş tecrübelerden öğrendiği derslere yönelme eğiliminde. Peki bu kadar mutasyonel frekansın yer aldığı bir programda kırılan kalıplar çözüm sunabilecek mi? Çözüme ulaşmaya çalışırken ihtiyaç duyduğumuz bilgiye an be an ulaşımımız olacak mı? Yoksa Neptün, tüm bunları an içinde devre dışı bırakabilecek mi? Güvendiğimiz sistemler ve bilgiler hep elimizin altında olmaya devam edebilecek mi?

Sabit ve güvenilir diye düşündüğümüz şeylerin uçucu ve değişken olduğunu öğrenmek bu seneki derslerimiz arasında mı?

Sınırlamaları kabul edebilme, o sınırlamaların ötesine geçebilmenin kapısını açar. Mutasyon baskısı getiren Pluto, mutasyona uyum sağlamanın anda - zamanı geldiğinde - farklı yollara doğru bizi yönlendirebileceğini öğretmek için burada. Engelleri aşmaya çalışırken sürekli duvarlara çarpmak ve bu engelleri nasıl aşabileceğimize odaklanarak aşılamadığında beraberinde gelen depresyona kapılmak insanlığın potansiyelinin ortaya çıkmasında ciddi bir engeli temsil eder.

Özetlemek gerekirse, Bireyselliğin mutasyonel gücünü kucaklamamızı bize öğretmeye çalışan ve geçmişte güvendiğimiz pek çok şeyin devamlılığını zorlayabilecek bir 2024 hedefte gibi gözüküyor. Bu seneyi Strateji ve Otorite ile kendiniz olarak karşılamanız dileklerimle.

Ayşe Banu Tekbaş